Depresyon
Ruh sağlığı bilimi, depresyonu ruh hali bozukluğu olarak sınıflandırır, ancak belirtilerinin kişiden kişiye değişebileceğini de kabul eder. Depresyonun, aynı anda yaşamın bir çok farklı alanını etkileyebilen karmaşık bir sorun olduğunu düşünmek doğru olacaktır.
Depresyon, vücudu etkileyebilir; uykusuzluk, yorgunluk, iştah düzensizlikleri, cinsel isteksizlik ve kaygı gibi fiziksel belirtilere yol açabilir.
Zihni etkileyebilir; berrak düşünme, ayrıntıları fark etme ve hatırlama ve doğru karar verebilme yetilerine zarar verebilir.
Duyguları etkileyebilir; üzüntü, umutsuzluk, suçluluk, değersizlik ve ilgisizlik gibi hisler duyulmasına neden olabilir.
Davranışları etkileyebilir; alkol veya uyuşturucu kullanımına, intihar girişimlerine ve kişinin kendine veya topluma zarar verebileceği davranışlara yol açabilir.
Başkalarıyla olan ilişkileri etkileyebilir; saldırganlık, uzaklaşma veya aile ve evlilik içi sorunlara yol açabilir.
İki temel depresyon türü vardır: Duygudurum halinin yalnızca tek bir yönünü etkilediği için “tek kutuplu” adı da verilen ağır depresif bozukluk, depresyon ve duygudurum halinin her iki yönünü de etkilediği için “iki kutuplu” adı da verilen manik-depresif rahatsızlık. Depresyon kendini distimi, yani depresyonun daha hafif ve fakat kronik bir biçimi olarak da gösterebilir. Ağır depresyon, manik depresif hastalıktan çok daha sık görülür ve çok daha fazla etkeni vardır.
Depresyonun Aile ve Kişisel Yaşam Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Depresyonun biraz önce anlatılan belirtileri açıkça gösteriyor ki depresyonda olmak acı çekmektir. İnsanlar depresyonda olduklarında yaşadıkları ümitsizlik ve çaresizlik, sadece bir ruh halinden çok daha fazlasıdır; bir varoluşa dönüşür. İnsanlar çabalamaktan vazgeçerler, sevecenlikten uzaklaşırlar, hayattan uzaklaşırlar ve bu yüzden de kendilerini daha kötü hissederler. Yaşamları kötüleşmeye başlar ve bu durum diğerlerini de etkiler. Aile fertleri, depresyondan olumsuz etkilenir; sonu gelmeyen şikâyetler, bitmek bilmeyen eleştiriler, duygusal yakınlık eksikliği ve artık birlikte eğlenememek. Eşler kendilerini aşağılanmış ve yabancı gibi, çocuklar da kendilerini suçlu ve pişman hissedebilir. Aile ilişkileri de böylece depresyon belirtileri göstermeye başlar.
Ne Zaman Yardım İstemeli?
Depresyon hayatınızı (ailenizi, işinizi, geleceğe bakışınızı) olumsuz etkilemeye başladıysa ve işlerin kötüye gitmemesi için ne yapmanız gerektiğini bilemiyorsanız yardım istemelisiniz. Kendiniz için, sevdikleriniz için, işler çok daha kötüye gitmeden önce yardım almalısınız.
Biraz daha belirleyici olmak için profesyonel yardım almadan önce lütfen aşağıdaki etkenleri gözden geçirin:
İntihar düşüncesi veya hissi: İntihar, sorunların korkunç ve geri dönüşü olmayan bir çözümüdür. Depresyondaki kişi ve ailesi, önlemler üzerinde düşünüp acil yardım almalıdır.
Akut depresyonun kronik hale dönüşmesi: Hayata depresyonlu olarak devam etmeye başlamadan önce, kişi ve eğer mümkünse ailesi, olabildiğince erkenden bu sorunu çözümlemeye gitmelidir. Eziyetle geçen her gün kayıptır.
Hayat tarzının bozulması: Depresyonlu kişi ve ailesi, hemen harekete geçerek durumun kötüye gitmesini engelleyebilir. Depresyonlu kişinin sağlığını ihmal etmesine, işini kaybetmesine, ailesini kırmasına veya onlardan yabancılaşmasına gerek yoktur.
Gerçekle karşılaştırma: Eğer depresyonlu kişinin ve ailesinin konuşabilecekleri, özel düşüncelerini paylaşacakları hiç kimse yoksa, düşündüklerinin doğruluğunu nasıl anlayabilirler? İyi bir terapist, gerçekle karşılaştırma yapmak için iyi bir seçimdir.
Genellikle Ne Tür Tedavi Yöntemleri Kullanılır?
Psikoterapi ve anti-depresyon ilaçları, depresyonla başa çıkma için en sık kullanılan yöntemlerdir. Bazı kişilerde bu iki yöntem beraber kullanılır. Bu yöntemlere verilen tepkiler elbette değişebilir, fakat bu yaklaşımların yararlı olacağı kesindir.
Sizin durumunuzda hangi ilaçları kullanmanız gerektiğini bir psikiyatr ile tartışmak en iyi yoldur. Bir psikoterapist de size bu kararınızda yardımcı olacaktır.
Psikoterapi de en az ilaç tedavisi kadar, hattâ bazen daha da etkili olan alternatif bir yöntemdir. Ancak etkisini ilaç kadar çabuk göstermez. Terapi gören kişilerde rahatsızlığın yeniden baş göstermesi oranı daha düşüktür ve bu kişiler, iyileşme sürecinde kendilerini çok daha iyi hissederler. Psikoterapi, depresyonun etkilediği kişiye ve ailesine depresyonla baş etmede yardımcı olur. En etkili psikoterapi yöntemleri bilişsel terapi (çarpık düşünceyi tanımlamayı ve düzeltmeyi öğretir), davranış terapisi (daha etkili davranış biçimlerini öğretir) ve bireylerarası terapidir (ilişki becerileri öğretir). Uzun zamandır sürdürülen araştırmalara göre depresyon tedavisinde ilaç ve psikoterapi, depresyon hastası kişiler ve aileleri için gayet etkilidir. Depresyon, iyi tedaviye iyi yanıt verir; iyi tedavi ise birçok farklı kaynaktan gelebilir.